Şiirler

 
1998

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi

Vakfı’nın İlköğretim Okulu Öğrencileri Arasında ve Türkiye Çapında Düzenlediği “Çalışan Çocuklar”

Konulu Resim, Düzyazı ve Şiir Yarışması’nda Ödüle Değer Görülen Yapıtlar

 

KARANLIĞIN KAYBOLAN ÇOCUKLARI

Simitçi çocuğun boynundaki tabla olurdum;

O kadar hafif olurdum ki,

O küçük bedeni yorulmasın diye.

Teknede yatan çocuğun kazağı olurdum;

Öyle sıkı sarardım ki,

Ne kar, ne yağmur uykusunu bozmasın diye.

tamirci çocuğun hasarlı arabası olurdum;

Öyle kolay sökülürdüm ki,

O minik elleri zorlanmasın diye.

Kibritçi kızın kibritleri olurdum;

Sessizce haykırırdım tabladan

Mavi gözleri gülsün diye.

Boyacının sandığı olurdum;

Öyle iş yapardım ki,

Hiç ekmeksiz kalmasın diye.

Gazeteci çocuğun yırtık ayakkabısı olurdum;

Soğuk taşlar üşütmesin diye.

Limoncunun limonları olurdum;

Öyle parlardım ki, insanlar alsın diye.

Bakar körlerin gözleri olurdum;

Karanlıkta kaybolan çocukların mumu olsun diye.

 

(Ezel Bilge

Sabancı İlköğretim Okulu

Erzurum)


UMUDUYUM ANAMIN

Ben Türkiye’nin

Çalışan çocuğuyum

Ve,

Umuduyum anamın.

Çalışıyorum bir tamircide,

Yaşım daha onbirde,

En ağır işleri yapar oldum.

Ben Türkiye’nin

Çalışan çocuğuyum

Ve,

Umuduyum anamın.

Demiri ben işledim.

Ektim biçtim toprağı.
Harcı küreği oldum

Yükseldim her binada.

Ben Türkiye’nin

Çalışan çocuğuyum

Ve,

Umuduyum anamın.

Çalışan çocuktur benim adım

Pense çekiç oyuncaklarım

Arabalar dizi dizi

İşbaşında görün bizi.

Ben Türkiye’nin

Çalışan çocuğuyum

Ve,

Umuduyum anamın.

(Emin Başhan

Çalışkanlar İlköğretim Okulu

Altındağ – Ankara)


İSYAN ETMİYORUM

Kimi zaman elimde boya sandığı,

Kimi zaman balon, gazete,

Bir kaç kuruş kazanayım diye

Çalışıyorum gündüz gece.

Akşamları yarı tok, yarı aç uyuyorum.

Sabahları erken işe gidiyorum.

Elime bir kaç kuruş para geçince,

Kardeşime kalem, defter alıyorum.

Çalışmaktan bıkmıyorum.

Kimseden korkmuyorum.

Kardeşimin geleceği için

Her zaman çalışıyorum.

Annemi babamı sorarsanız

Ben de bilmiyorum.

Kardeşimle bir başıma

Yapa yalnız yaşıyorum.

(Gülen Aktaş -13 yaşında-

Malazgirt İlköğretim Okulu

Sincan – Ankara)


TANIYIN BENİ

Küçük ama nasırlı ellerim var benim.

Kir pas içinde yorgun bedenim.

Oysa bir bilseniz ne kocamandır yüreğim.

Bir çift ayakkabı boyamak için

Soğukta beklemekteyim.

Yarın pazarda, öbür gün bir başka sokakta

Simit satacağım,

Evin geçimini sağlayacağım.

Tamirhanelerin soğuk taşlarında

Arabaları yağlayacağım.

“Anneme ilaç, kardeşlerime ekmek” derken

Belki elimi, kolumu

Makinaya kaptıracağım…

Sigortasız, ücretsiz, tatilsiz hiç durmadan çalışacağım…

Ben de çok isterdim okula gitmeyi,

Öğretmenimin gözleriyle dünyayı görmeyi, bilmeyi

Arkadaşlarımla koşup oynayıp gülüp eğlenmeyi.

Salıncakta sallanıp tahteravalliye binmeyi.

Ben de çok isterdim sevmeyi, sevilmeyi

Temiz giysiler giymeyi, iyi beslenmeyi.

Ailemle güzel bir tatil geçirmeyi.

İstemezdim insafsızca değerlendirilmeyi.

Sadece bir düş benimki.

Çocukluğa heves belki.

Çocuk olup çocukluğu özlemek,

Yaşama sevincini ertelemek,

Bilir misiniz nedir ki?

Ellerinizi uzatın bizlere

Sevgiyle dostlukla kucak açın

Korkmayın, çok şey değil istediğimiz,

Birazcık sevgi ve ilgi

Hepsi bu…

 

( Yeşim Çizmeci -13 yaşında-

50.Yıl İzzet Baysal İlköğretim Okulu

Bolu )


HASAN

Bir arkadaşım vardı,

Adı Hasan’dı

Kolları, bacakları incecik,

Yüreği kocamandı.

O bir çıraktı

Gündüz okulda,

Gece işte

Dayanamadı okulu bıraktı.

Ekmek istiyordu kardeşleri

Süt istiyordu.

Hasan bunu biliyordu

Gece gündüz çalışıyordu.

Ben evcilik oynuyordum

O çalışıyordu

Ondan utanıyordum.

Hasan çocukluğunu yaşamıyordu.

Bir arkadaşım vardı,

Adı Hasan’dı

Kendisi küçücük,

Yaşı kocamandı.

Gelin düşünelim,

Hasan’ın dertlerini bölüşelim.

Ne yapılacaksa, yapalım,

Ona çocukluğunu yaşatalım.

(Nil Trak -10 yaşında-

Özel Antalya Lisesi İlköğretim Bölümü

Antalya )


HASAN’IN HİKAYESİ

Küçüktü Hasan’ın yaşı

Ama okuyamamıştı

Babası onu verdi otomobil tamirhanesine

Çalışsın diye.

Bir sabah

Soğuk bir havada açtı tamirhaneyi

Ustası dediki ona

Koş çay söyle bana.

Küçük Hasan çay söylemeye giderken

Dondu soğuktan

Dediki kendi kendine

Okuyup kurtulmalı bu hayattan

Başladı çıraklık eğitimine

Ustasının yardımıyla başarılı oldu Hasan

Okumanın faydasını

Geç de olsa anladı Hasan.

(Berk Ulupınar -9 yaşında-

T.E.D.Karabük Koleji Vakfı İlköğretim Okulu

Karabük)