Çıraklık sistemi, yeniden yapılandırılmalı!

Son günlerde medyada Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile kimi zincir işletmeler arasında yapılan protollere ilişkin haberlere yer veriliyor. Bu tür protokoller mesleki eğitim adı altında çocuk işçiliğini teşvik ettiği için  haklı olarak eleştiriliyor. Ancak eleştiriler haklı olmakla birlikte eksiktir, sorunun tartışılma ve ortaya konulma biçimi problemlidir. Gerçekten de Türkiye’de mesleki eğitim ile gizlenen kitlesel bir çocuk işçilik sorunu vardır. Ancak, bu, MEB ile imzalanan protokollerle sınırlı değildir. Türkiye’de, 1977 yılında uygulamaya konulan ve o günden beri süregelen çıraklık sistemi, çocuk işçiliğin mesleki eğitim adı altında gizlenen en eski ve en yaygın yoludur. Dolayısıyla, bugün bu konudaki itirazın,  yalnızca son günlerde medyada yer alan protokollerle sınırlı kalmaması, bir bütün olarak mesleki eğitim mekanizmalarına yöneltilmesi gerekmektedir.  

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı olarak, kelimenin gerçek anlamında çocuklara birtakım mesleki bilgi/beceri kazandırılmasının karşısında değiliz ama açıkça belirtmek isteriz ki başta çıraklık olmak üzere mevcut mesleki eğitim sistemi bir mesleki eğitim süreci olmaktan çok uzaktır. Mesleki eğitim bugünkü hali ile yoksul çocuklarının ucuz işçiliğe çocuk yaşta yönlenlendirilmesinden başka bir şey değildir.  Bu okullar çocukların bilgi, beceri ve ilgi alanlarına göre seçtikleri okullar olmaktan çok, maddi koşulları kötü olan ve çocukların da ailenin geçimine katkıda bulunmak zorunda kaldığı ailelerin çocuklarının zorunlu olarak yöneldiği kurumlardır. Kısaca belirleyici olan  sınıfsal konum maddi yaşam koşullarıdır.

Kağıt üzerinde mesleki eğitim aldığı düşünülen çocuklar, fiili olarak tam zamanlı işçi olarak çalıştırılmaktadır. Üstelik, bu çocuklar, gün boyu en az 10 saat ve daha fazla çalışmaktadır. Buna karşın, herhangi bir işçinin sahip olduğu sosyal haklara sahip değiller.

Tarihsel olarak mesleki eğitim süreçlerinde yapılan değişikliklere/yeniliklere yakından bakıldığında, bunların, tamamen, siyasi iktidarların ve sermaye çevrelerinin gündelik çıkarlarını korumaya dönük müdahaleler olduğu görülmektedir.

2016 yılında mesleki eğitim sistemine ilişkin bir değişiklik yürürlüğe konulmuştur. Buna göre, mesleki eğitim alan çocuklara yasal olarak ödenmesi gereken ücretler İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmektedir. Şimdiki duruma göre, bu uygulama, 2028 yılına kadar devam edecektir.

Bu değişiklik sermaye çevrelerinde mesleki eğitim adı altında çocuk işçi emeğine yoğun bir talep yaratmıştır. Son günlerde basına yansıyan söz konusu protokoller de işte bu talebin yeni örnekleridir. Diğer taraftan, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar nedeniyle, yoksul ailelerin de, mesleki eğitim sistemine ilgisi artmıştır.

Geçmiş dönemlerdeki siyasal iktidarlar gibi var olan siyasal iktidar da, bir yandan sermaye çevrelerini memnun etmek, diğer taraftan yoksulluğu yönetmek ve bu yolla yaklaşan seçimleri lehine çevirmek için bunu bir strateji olarak kullanmaktadır. Üstelik bu stratejinin finansmanını da İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılayarak, bu yükü de halihazırda çalışıp işsizlik sigortası primi ödemekte olan işçilerin sırtına sarmaktadır.

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı olarak, konuya duyarlı olan herkesi, var olan haliyle çocuk işçiliğin yasa ile gizlenmiş bir biçimi olan çıraklık sisteminin, mesleki eğitim kavramının gerçek anlamına uygun bir içerikte yeniden yapılandırılmasına yönelik mücadeleye davet ediyoruz.    

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı