4 – 11 Eylül 2004, Burhaniye – Ören

Çırakların Yaz Kampı:

“Tatmadım  Bilemem ki”

Yalnızca televizyonlarda görmek… Çırakların yorgun gözlerinde o dünyayı gözlerinde ne ölçüde canlandırabildiğini düşünebilirsinizki… Ama şu bir gerçek bu dünyada, bazı nimetlerden yararlananlar var; ama bu nimetleri gözlerinde bile canlandıramayanlar. Bu acı uçurumu göre göre, nimetlerden yararlanmayı nasıl sürdürebilirsiniz; nasıl uyuyabilirsiniz, nasıl …

“Çırakların Yaz Tatili” kampanyasını başlatmak, paylaşımcı bir düşünceden yola çıktı. İnsan haklarının ancak tadılarak gerçekten bilincine varılabileceği ve sahiplenilebileceği ile yoluna devam etti. Çırakların, yasal hakları olan “yıllık ücretli izini” bile kullanamadıkları gerçeği ile çarpıştı.

Bu yıl 5.kez Vakıf olarak bir grup kız-erkek çırağın güneş,kum ve denizden yararlanarak tatil yapmasına katkıda bulunuyoruz. Çocuklar çok mutlu. Ama bizler kaygılıyız. Bu beş yılda, yeni örneklerin ortaya çıkmaması, çırakların yıllık izin yapmaları konusunda bir adım bile öteye gidilmemiş olması, adaletsizliğin ve yoksulluğun daha da derinleşmesi bizi kaygılandırıyor.

Bu yıl da birbirinden güzel 20 çocuk tanıdık… Bizim gözümüzde çocuk, ama kendi gözlerinde, aileleri için çok önemli bir işlevi yerine getiren “büyük” insanlar onlar. Eğlenirken, yüzme öğrenirken, sabah jimnastiğinde, öğlen söyleşisinde çok ciddiler. Sanki bir iş yapıyorlar.

Yine yüzmeyi bir çırpıda öğrendiler. Susayan bir kişinin bardağı ağzına götürüşü gibi bir heyecanla, havuzda kulaçlarını atıyor, ayaklarını çırpıyorlar. Başta spor öğretmenleri suda oynuyorlar. Boş geçen bir dakika yok. Ama en önemlisi iş yok, boş zamanların değerlendirilmesi var. Yaşayan bilir, bunun bir hak olduğunu.

Düşünüyoruz. Büyüdüklerinde tadına vardıkları bu hakkı sonuna kadar kullanmak isteyecekler; eşleri ve çocuklarıyla bu mutluluğu paylaşacaklar. Şimdiden onlardan etkilenen kalfalarının, ustalarının aileleri ile birlikte tatile çıktılarını biliyoruz çünkü.

Düşünüyoruz. Kızlar, hemen evlenip işten ayrılmayı eskisi kadar isteyecekler mi acaba? Onun bir kaçış değil, yalancı bir kurtuluş olduğunu anladılar da, geleneksel çembere direnebilecekler mi? Erkekler, eşlerinin çalışmaması için eskisi kadar direnecekler mi, yoksa başka bir dünya daha olduğunu, yaşamın paylaşıldıkça zenginleştiğini ve bir kişinin ölesiye çalışmasını gerektirmediğini kendilerine kanıtlayabilecekler mi?

Düşünüyoruz. İnsan hakları, sözle, söylevle, yazıyla, bildirgeyle anlatılabilir mi? Yoksa yaşayan mı bilir? Tadan mı bilir?

Nimetleri paylaşalım. Bizim nimetleri üretenlere bir vefa borcumuz bu.


TEŞEKKÜRLER

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, Çırakların Tatil Keyfi 2004 projesinin gerçekleştirilmesinde katkıda bulunan aşağıdaki kişi ve kuruluşlara teşekkür eder :

  • Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklik ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü
  • Efem Tatil Köyü (Burhaniye – Ören)
  • Kamil Koç Otobüsleri
  • Vakfa gönül verenler
  • Çıraklara hakları olan izni veren işverenler
  • 4 – 11 Eylül 2004, Burhaniye – Ören tatil resimleri için tıklayın.

    Bağış yapmak için..!