Çalışan Çocuklar ve Vakıf

Yaşıtları çocukluklarını yaşarken, güle oynaya ders yaparken, çalışan çocuklar, yaşlarından beklenmeyecek bir olgunlukla, yaşam sorumluluklarını yükleniyorlar. Hatta, ürettikleriyle vergileriyle, yalnızca ailelerine değil, yaşıtlarına da destek oluyorlar. Toplum için kaynak yaratıyorlar. Onlar görev ve yükümlülükleriyle bir yetişkin, ama biyolojik yaşlarıyla bir çocuk…

VEFA PROJESI :

Çalışan Çocuklara “Vefa Borcu”nuzu Ödemek Ister misiniz ?

1) Uzun erimli olanlar: Çocukların erken yaşta çalışma yaşamına girmesine neden olan sosyo-ekonomik nedenlerin ortadan kaldırılması için sosyal politikaların harekete geçirilmesi… Çıkardığı Çalışma Ortamı dergisi, katıldığı toplantı-sempozyumlardaki bildiri ve konuşmaları ile kamuoyu duyarlılığın arttırılması …

2) Kısa erimli olanlar : Sosyo ekonomik planda sonuç alınana değin, çalışmakta olan çocukların yaşamını kolaylaştırmak için alınacak önlemler… “Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı”, bunun için çalışan çocuklara doğrudan ulaşan ve “Küçük Işyerlerinde Çalışan Çocuklara Sağlık-Sosyal Hizmet Sunumu (Fişek Modeli)” olarak adlandırdığı öneriyi uygulamaya geçirmiş ve kamuoyunun dikkatine sunmuştur.

Işyerlerine yönelik hizmetlerdeki yetersizlik, küçük ve orta ölçekli işyerlerini hem dezavantajlı konuma düşürmekte ve hem de “adaletsizlik”lerin yoğunlaştığı bir ekonomik etkinlik alanına dönüştürmektedir. Kayıt-dışı çalışmanın (ve sigortasız çalıştırmanın) en çok bu tip işyerlerinde gerçekleştiği düşünüldüğünde, sunulan istatistiksel verilerin, gerçekte varolanın daha altında olduğu düşünülmelidir.

SSK istatistiklerine göre, 50’den az işçi çalıştıran işyerlerinin bütündeki payı % 98,47; çalıştırdıkları sigortalıların payı % 56,92 ve bu sigortalılardan iş kazasına uğrayan ya da meslek hastalığına yakalananların bütün içindeki payı ise % 73,79’dur. Yine bu ölçekteki işyerleri ülke ölçüsünde çocukların en yoğun olarak çalıştığı işyerleridir.

Yapılan araştırmalar, çocuk çalıştırma arttıkça işyeri çalışma koşullarının kötüleştiğini; çalışan çocuğun yaşı küçüldükçe çalışma süresinin arttığını ortaya koymaktadır.

Öte yandan çok boyutlu etmenler, küçük ve orta ölçekli işyerlerinde, bütüne oranla, 15 ve 18 yaş altındaki çocuk işçi (veya çırak) kullanımını da yükseltmektedir. Genç nüfusun olumsuz koşullarla yüzyüze gelme olasılığındaki bu yükselme, ülkenin geleceğine ipotek koyma anlamına gelebilir. 3308 sayılı yasa kapsamına alınarak devlet tarafından sigorta ettirilen çırakların, dört katı çocuğun sanayi kesiminde sigortasız çalıştığı DIE verilerinden görülmektedir. Bu durumda, 1997 SSK Istatistiklerine göre, 19 yaşın altında 182 çocuk-genç, iş kazalarıyla meslek hastalıklarına (occupational injury) bağlı ölüm ya da işgöremezlik sonucu çalışma yaşamından uzaklaşmıştır; bu aynı nedenlerle çalışma yaşamından uzaklaşanların % 3,1’ini oluşturmaktadır. Geçici işgöremezlik verilen ve bir süre sonra işinin başına dönen çocuk-gençlerin oranı ise %2,7’dir.

TABLO

IŞ KAZALARIYLA MESLEK HASTALIKLARI SONUCU

ÖLÜM VE IŞGÖREMEZLIKLERIN YAŞ, CINSIYET DAĞILIMI

Yaş grubu Geçici işgöremez Sürekli işgöremez Ölümle sonuçlanan Genel Toplam
TOPLAM TOPLAM TOPLAM
-14 74 3 6 9
15-19 2618 158 15 173
20 + 96.681 4226 1452 5665
TOPLAM 99.373 4374 1473 5847

1997 yılında iş kazalarıyla meslek hastalıklarına bağlı ölüm ya da sürekli işgöremezlikle çalışma yaşamından uzaklaşmak zorunda kalan toplam kişi sayısı 5847’dir. Bunların yaş ortalamaları şöyledir : Ölenlerden kadın olanlar için 43, erkekler için 40 ; sürekli işgöremez konuma düşenlerden kadın olanlar için 33 ve erkekler için 39. Bütün bunlar, elverişsiz çalışma koşullarının topluma maliyetini olanca çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.

Iş kazalarının işyerindeki sigortalı sayısına göre dağılımına bakıldığında, ağırlığın 9 ve daha az işçi çalıştıran (% 54,6) ile 50 ve daha az işçi çalıştıran (% 73,8) işyerlerine doğru kaydığı görülmektedir.

Bu bakımdan, iş sağlığı güvenliği ve insan hakları belgelerinin tüm kurum ve kuralları ile küçük ve orta ölçekli işletmelerde yaşama geçirilmesi için müdahale modelleri denenmeli ve ülke ölçüsünde yaygınlaştırılmalıdır.

Fişek Enstitüsü’nün “Küçük Işyerlerinde Çalışan Çocuklara Sağlık – Sosyal Hizmet Sunumu” projesinin kavramsal çerçevesi, şu sorgulamayla başlamıştır: “Çalışan Çocuklara Sağlık-Sosyal Hizmet Sunulacak En Uygun Nokta Neresidir?” ya da “Nereden Başlamalı?”.

Çalışan çocuklara ulaşılabilecek 3 nokta vardır:

1. Çalıştıkları küçük ölçekli işyerleri

2. Sanayi Sitelerinde yer alan ilk yardım merkezleri ya da sağlık merkezleri

3. Mesleki Eğitim Merkezleri.

Incelendiği zaman her üç hareket noktasının da kendisine göre olumlulukları (avantaj) ve olumsuzlukları (dezavantaj) vardır.

Çocuklara çalıştıkları işyerlerinde ulaşılırsa :

OLUMLULUKLARI OLUMSUZLUKLARI
Işyeri koşullarının değerlendirilmesine olanak verir.

Kapsam-dışında kalan ya da kaçak çalıştırılan çocuklara ulaşılabilir.

Yıl içerisinde sürekliliği vardır. Kısa bir yaz ve/veya bayram tatili dışında kesintisizdir.

Çocuğa kazandırılan sağlık hizmetinden yararlanma alışkanlığı, yaşamın geri kalan bölümünde de sürdürülebilir.

Çocuğun çevresine yönelik uygulama ve eğitim olanağı verir.

Çocuklar, çoğunlukla, birbirinden bağımsız olan küçük işyerlerinde ve sınırlı sayılarda çalışmaktadırlar.

Fiziksel koşullar ve ulaşım zorlukları nedeniyle, hizmet sunmada güçlükler vardır.

Her işyerine girebilmek için, o işyeri sahibinin (işverenin) iznini olmak gerekmektedir.

Araştırma – soruşturmada, iş kaybı kaygısıyla, işveren olanak tanımamaktadır.

Çocukların iş değiştirmesi dolayısıyla, aynı çocuk, yıllar içerisinde izlenememektedir.

 

Çocuklara çalıştıkları sanayide sağlık merkezi aracılığıyla ulaşılırsa :

OLUMLULUKLARI OLUMSUZLUKLARI
Çocuğun, zor duruma düştüğünde, yanında bir sağlık dostu bulması, ilişkinin daha sıcak olmasını ve sorunsuz dönemlerde de sürmesine olanak verebilir.

Sanayi sitesinin, kabul edilmiş ve vazgeçilmez bir parçası olmaya olanak verir.

Yalnızca çalışan çocuklar için değil, onların çevresini oluşturan ve onlara akıl hocalığı yapan usta ve işverenleri için de yakın ilişki kurulan bir yapıdır.

Çocuk acı ya da bir sağlık sorunu içindedir. Onun için öncelik, o sorununun çözülmesidir.

Ilişkiler geçici ve kısa süreli olabilir.

Çalışma ortamının geliştirilmesi ve kazalardan hastalıklardan korunma düşüncesinin “son” halkasıdır. Dolayısıyla, koruyucu hekimlik düşüncesini yerleştirebilmek için, ters bir hareket noktasıdır.

Çocuklara, öğrenci olarak haftada bir gün gittikleri, mesleki eğitim merkezlerinde ulaşılırsa :

OLUMLULUKLARI OLUMSUZLUKLARI
Kamu otoritesinin iznine bağlı olduğu için, bir çok işveren yerine, tek bir otorite sözkonusudur.

Toplu hizmet sunma kolaylığı vardır.

Iş kaybı kaygısı olmadığı için, çalışmada zaman sınırlılığı yoktur.

Fiziksel koşullar ve ulaşım zorlukları nedeniyle, hizmet sunmada güçlükler vardır.

Çalışan çocuklar, eğitilmek için orada bulunmanın psikolojik etkisiyle, her yeniliği ve bilgiyi almaya hazırdır.

Uygulamadaki başarıyla, ülke çapında, diğer mesleki eğitim merkezleri üzerinde özendirici etki uyandırma olasılığı vardır.

Başvuran çırağın çalıştığı işyeri koşullarının değerlendirilmesine olanak vermez.

Kapsam-dışında kalan ya da kaçak çalıştırılan çocuklara ulaşılamaz.

Yıl içerisinde uzun yaz ve sömestre tatilleri ile kesintiye uğrar.

Çocuğa kazandırılan sağlık hizmetinden yararlanma alışkanlığı, okulu bitirdiği andan başlayarak, genel hizmet olanaklarının içinde kaybolur.

Çocuğun çevresine yönelik uygulama ve eğitim olanağı vermez.

Tek bir otoriteye bağlı olduğu için, siyasal istikrarsızlık dönemlerinde, politika değişiklikleri dolayısıyla, uygulama zorlukları ya da tümüyle kesilme söz konusu olabilir.

Fişek Enstitüsü, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Çocuk Emeğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı (ILO/IPEC) çerçevesinde geliştirdiği Fişek modelinde, bu üç ulaşım noktasını birden kullanmıştır.

Ostim-Ankara, Yenibosna-İstanbul, Ayküsan-Işıkkent- İzmir ve Denizli’de, hem Yürüyen Klinik’leri ile küçük işyerlerine ulaşmış; hem Sanayide Sağlık Merkezi kurmuş; hem de Mesleki Eğitim Merkezleri’nde “okul sağlığı birimleri”nin çekirdeğini atmıştır. Ayrıca İzmir’de Yürüyen Diş Kliniği uygulaması ile küçük işyerlerine erişilmiş ve koruyucu diş hekimliği modeli denenmiştir.

Alınan sonuçlar, Fişek Modeli’nin, toplumun, çalışan çocuklarına vefa borcunu ödemesinde, uygun bir yol olabileceğini ortaya koymuştur.

UMUT PROJESI (Genc Kiz Evi) :

Çalışan Kızlara “Umut” Aşılamak Ister misiniz ?

Toplumda, kız çocuklarını çalışma yaşamına sokmamak gibi bir eğilim var. Erkek çocuklar işe, kızlar eve… Niye ?!

Kızın evden uzaklaşmaması ve sosyal etkilerden uzak tutulması geleneksel bir tutumdur. O evde beklemeye alıştırılır. Bugün babasını – kardeşini yarın kocasını, öteki gün çocuklarını…

Buna karşın, özellikle kentsel alana yeni göç etmiş ve dar gelirli aileler, kızlarını çalışma yaşamına “geçici” olmak koşuluyla göndermektedirler. Bu geçiciliğin süresi, evlenene kadardır.

Kızların “geçici” işçiliği, onların tüm mesleksel ve sosyal yaşantısını etkilemektedir. Erkek çocukların tersine, kızların, ileride çalışmayacakları varsayımı ile, bir meslek öğrenmeleri gerekli görülmemektedir.

Ailelerinin ve geleneksel beklentinin tersine, kızlar, içinde bulundukları çemberi kırmak, evliliği geciktirmek ve meslek edinmek istemektedirler. Biz çalışan kızlarımızın düşlerini gerçekleştirmelerini istiyoruz.

Bu da ekonomik olarak güçlenmelerinden, dayanışmalarından ve yaşamboyu yürütecekleri bir işi “birlikte” kurmalarından geçiyor. Çalışan küçük kızların sorunları ile kadın haraketi bağ da böyle başlıyor. “Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı”, Denizli’de, çalışan kızlara, bir yandan sağlık hizmeti sunarken, bir yandan da onları sosyal yönden daha iyiyi yakalamaları için, onlarla birlikte kafa yoruyor; eylem yapıyor.

Umutlanmak için çok nedenleri var. Bunun için, destek vermek bize düşüyor; gerçekleştirmek ise onlara…

Çalışan Kız Çocukları ve Kadın Hareketi

Türkiye, “çağdaş”lık ile “çağdışı”lığı birarada yaşayan bir ülkedir; bu çelişki, kadınlara tanınan hukuksal plandaki haklar ile toplumsal plandaki olanaklar arasında da sürmektedir. Çalışan küçük kızlar, çevrelendikleri geleneksel koşulları aşabilmek, birey olarak var olabilmek ve bir başka düzeyde kız-erkek ilişkisi geliştirebilmek için istekli ve coşkuludurlar. Buna karşın, toplumsal engelleri aşacak güçten ve örgütlenme bilincinden yoksundurlar.

TABLO 1

ÇOCUKLARIN ÇALIŞMA NEDENLERİ

ÇALIŞMA NEDENİ ERKEK KIZ TOPLAM
Aileye ekonomik katkı 48 (%54) 15 (%18) 63 (%37)
Meslek öğrenmek 41 (%46) 67 (%82) 108 (%63)
TOPLAM 89 82 171

* (Önde gelen iki nedenin,"tüm" çalışma nedenleri içindeki payı: % 80)

(Ki kare= 21,72 p=0,000028 çok önemli)

Demek ki, kızların ve erkek çocuklarının çalışma yaşamına yönelme nedenleri arasında çok önemli bir fark var : Biri yalnızca ekonomik kaygılarla, öteki ise meslek öğrenmek için çalışıyor. Bu yaklaşımı aileleri de paylaşıyor.

Çalışan küçük kızların, şu anda yaptıkları işler sırasındaki iş disiplini ve monotonluk, onları farklı iş dünyaları düşlemeye götürmektedir. Insan ilişkilerinin en az düzeyde tutulmaya çalışıldığı, niteliksiz emeğin korunduğu, şu andaki iş düzenleri, onları, “aile” çemberinden koparmamayı da hedeflemektedir.

Çalışan küçük kızlara ileride ne yapmak istedikleri sorulduğunda alınan yanıtta bu sonuçları destekliyor : Evinin kadını olmak.

TABLO 2

ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN GELECEK BEKLENTILERINDEN

“Kendi Işyerini Kurma” DÜŞÜNÜN CINSIYETE GÖRE DAĞILIMI

Gelecek Beklentisi Kız Erkek Toplam

“Kendi işimi kuracağım” 20(%23) 98(%88) 118

Diğerleri 66(%77) 14(%13) 80

Genel Toplam 86 112 198

*(Gelecek beklentisi olarak önde gelen bu nedenin, tüm çalışma nedenleri içindeki payı: % 36 )

(Ki kare= 4,51 p=0,0038 önemli)

Fişek Enstitüsü’nün, bu çalışan kız grubuna sürdürmeyi düşündüğü destek, “ekonomik bağımsızlık kazanma”ya yönelmenin ötesinde, “kendi bedenini tanıma”, “kadın olma bilincinin yükseltilmesi”, “kadın dayanışması”, “kadın hakları”, “yasal düzenlemeler”, “üreme sağlığı” vb eğitici etkinlikler yoluyla davranış kalıplarında değişiklikler meydana getirmektir.